Dersin web yayını için lütfen şu adrese gidiniz: http://yeniturkdiliedebiyati.tr.gg/Diksiyon.htm

Okt. Mert BABADAĞ DİKSİYON VE ETKİLİ KONUŞMA I DERS NOTLARI
Değerli Arkadaşlar, Aranızda özellikle yeni ataması olmuş, yeni evlenmiş, yeni çocuk sahibi olmuş, yeni işe girmiş ve mecburen Muğla'dan ve üniversitemizden uzak kalmış kişiler olduğunu biliyorum. Bu nedenle elimden geldiğince derste tüm işlenenleri buraya yansıtmaya çalıştım. Bu benim için bir anlamda "Uzaktan Eğitim Denemesi" gibi oldu. Derslerin eğlenceli geçtiğinden eminim. Başka hangi derste birlikte tekerlemeler, şarkılar söylüyoruz ki? Umarım diksiyon dersleri hayatınıza bir renk katmıştır. Hoşunuza gitiği kadar bunları sadece emeli/teorik boyutta bırakmaz ve hayatınızın içerisine alarak uygulamaya/pratiğe dökerseniz bu satırları yazan kendini mutlu sayacaktır.
26 EKİM 2010 SALI MARMARİS-MUĞLA
(2004) Söz ve Diksiyon Sanatı. İstanbul. YKY.NOT: Dersin ana kaynağı bu kitaptır.
(2005) Etkili ve Başarılı Konuşma. İstanbul. Hayat Yayınları
(1992) Konuşma Eğitimi. İzmir. İleri Yayınları
(2009) Yazılı ve Sözlü anlatım. Ankara. Akçağ Yayınları
(2007) Edebiyatta Üslup ve Problemleri. Ankara. Akçağ Yayınları
(1986) Türkçenin Grameri. Ankara. TTK Basımevi
(1984) Türkçe Dilbilgisi. İstanbul. Dergâh Yayınları
(1962) Türk Dil Bilgisi. İstanbul.
(2004) Türk Dil Bilgisi. İzmir Çağlayan Mat.
(1972) Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü. Ankara. DTCF Yayınları
(1982) Türkçenin Söz Dizimi. Ankara. DTCF Yayınları
(1988) Türkçe Sözlük. Ankara. TDK Yayınları
(1996) İmlâ Kılavuzu. Ankara TDK Yayınları
(1990) T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Araçları ve Donatım Dairesi Başkanlığı Yayınları
Muğla Üniversitesi 2010 - 2011 Okt. Mert BABADAĞ Diksiyon Ders Notları
Aşınma: Birleşik kelimelerde ilk kelimenin son hecesi ile ikinci kelimenin ilk hecesindeki ses
benzerliğinin kaynaşması sonucu oluşur. ör. Pazar-ertesi = Pazartesi
Atlatma: Konuşma sırasında bazı sesleri ve heceleri söylememekten kaynaklanan bir konuşma kusuru.
Benzeşme: Bir kelimede bir sesin başka bir sesi kendisine benzetme etkisi. ör. yurt-daş > yurttaş, çarşanba > çarşamba, o + bir > öbür gibi.
Boğumlanma: Ciğerlerden gelen havanın, ağız ve burundaki çeşitli nokta ve bölgelerde
engellemeye uğrayarak ses olarak çıkması.
Büzülme: Türkçede eklenme sırasında çeşitli durumlarda büzülmeler oluşur. ör.
Ünlü ile biten eylemlere gelecek zaman eki eklendiğinde: başlayacak > başli:cak. Gelecek zaman ekinin kişi eki almış biçimlerinde farklı büzülmeler ortaya çıkabilir: yapacağım > yapıci:m, yapıca:m
Çıkak: Boğumlanma noktası.
Diksiyon: Sesleri ve sözleri dilin kurallarına uygun olarak söyleme biçimi.
Diyafram: Göğüs ve karın boşluklarını birbirinden ayıran ince ve geniş kas.
Duraklama: Anlam bozukluğuna vermemek için iki kelime arasında verilen durak. ör. Birinci geldi. Ör. Bir inci geldi.
Düşme: Kelimedeki bir veya birkaç sesin, dilin ses özelliklerinden kaynaklanan sebeplerle düşmesi olayıdır. ör. ısı+cak > sıcak.,
akıl-ı= aklı, ufak-cık = ufacık
Ekleme: Konuşurken kelimenin aslında olmamasına karşın kelimeyi söylerken yeni seslerin eklenmesi. ör. ilimon, seninlen
Fonetik: Bir dilin seslerini ve seslerle ilgili özelliklerini inceleyen dil bilgisi dalına denir.
Gecikme: Konuşmada akıcı olamama durumu.
Gevşeklik: Ses organlarının genel tembelliğidir.
Gılama: “r” sesinin boğazda çıkarılması
Hitabet: Etkili söz söyleme sanatıdır.
Islıklama: “s” sesinin şiddetinin abartılması
Kaynaşma: Ünlüyle biten sözcük ünlüyle başlayan bir ek aldığında arada ‘’y, ş, s ,n’’ ünsüzlerinden birinin kullanılmasıdır.
ör. sevgi + in = sevginin
Kekemelik: Damak sesleriyle başlayan kelimeleri ve heceleri tekrarlayarak birdenbire söyleyen ve keserek konuşan, keke, kekeç
Kısalma ve Uzama: Alınma sözcüklerdeki uzun ünlüler çoğunlukla korunmakla birlikte bu
ünlülerin bir bölümü Türkçeye uyum sağlayarak kısalmıştır. Sözcük yalın olduğunda kısa söylenen bu ünlüler, eklenmeyle bir açık seslem ünlüsüne dönüşünce eski uzunlukları yeniden ortaya çıkar. hukuk > huku:ku vücut > vücu:du hesap > hesa:bı cevap > ceva:bı
Leleştirme: “r” sesinin yerine “l” ve “n” sesini çıkarmaktır. ör. servi=selvi, merhem=melhem, fincan=filcan
Pelteklik: Dilini dişlerinin arasına alır gibi konuşan ve bu yüzden s, z gibi sesleri kusurlu söyleyen (kimse).
Ses Aralığı: Bir insanın çıkartabileceği frekansların toplamına sesin genişliği denir.
Şeleştirme: “s” sesinin yerine “ş” veya “j” sesini çıkarmaktır. ör. dispanser=dişpanser, şemsiye=şemşiye
Seslendirme: Bir metni doğru duygu ve düşüncelerle en iyi yansıtabilecek şekilde ve konuşma kurallarına uyarak okuma.
Sesletim: Havanın ses tellerinden geçip dil, çene, dişler, dil ve damakta biçimlenip ses, hece ve kelimeler halinde işlenmesidir.
Ses Rengi: Sesin kişiye özgü olan tınısı.
Söyleyiş: Bir kelimenin ses, hece, ton ve vurgu bakımından söylenme biçimi, söyleniş, sesletim, telaffuz.
Telaffuz: Söyleyiş, söyleniş, sesletim
Tını: Sesleri birbirinden ayırt etmeyi sağlayan ses özelliği
Tonlama: Duyguların veya düşüncelerin gereğine göre bir uyum içinde, seslerin yükseltilip alçaltılmasına tonlama denir.
Tutukluk: Bir hece üzerinde takılıp kalma, heceyi veya kelimeyi tekrarlama durumudur.
Ulama: Sessizle biten kelimeden sonra sesliyle başlayan bir kelime geldiğinde iki kelimenin birbirine bağlanarak okunmasına denir.
ör. Ak-şam-ol-du.=Ak-şa-mol-du.
Vurgu: Konuşma, okuma sırasında bir hece veya kelime üzerine diğerlerinden daha farklı olarak yapılan baskı, aksan
Yer Değiştirme: Kelimedeki iki ünsüzün yer değiştirmesi şeklinde ortaya çıkan ve ağızlarda çok görülen bir ses olayıdır. ör. kibrit-kirbit, kirpi-kipri, sarımsak-samırsak
Yuvarlaklaşma: Düz ünlünün ünsüz etkisiyle yuvarlak oluşu: savırmak > savurmak, kavışmak > kavuşmak, yımışak > yumuşak gibi.
Zeleştirme: “j” sesinin yerine “z” senini çıkarmaktır. ör. şarj= şarz

Muğla Üniversitesi 2010- 2011 Okt. Mert BABADAĞ Diksiyon Ders Notları
1.Bir berber bir berbere bre berber beri gel diye bar bar bağırmış. Bizde bize biz derler, sizde bize ne derler? Gül dibi bülbül dili gibi,gül dibi bülbül dili.
2.Pireli peyniri perhizli pireler tepelerse pireli peynirler de pır pır pervaz ederler.
3.Ocak kıvılcımlandırıcılardan mısın,kapı gıcırdatıcılardan mısın?Ne ocak kıvılcımlandırıcılardanım, ne kapı gıcırdatıcılardanım.
4.Çatalca’da topal çoban çatal yapıp çatal satar,nesi için çatalca da topal çoban çatal yapıp çatal satar?Kârı için çatalca da topal çoban çatal yapıp çatal satar. Üç tunç tas kayısı hoşafı.
5.Dört deryanın deresini dört dergahın derbendine devrederlerse,dört deryadan dört dert,dört dergahtan dört dev çıkar. Paşa tası ile beş has tas kayısı hoşafı. Zaman saman satar, saman zaman satar.
6.Al bu takatukaları takatukacıya takatukalatmaya götür.Takatukacı takatukaları takatukalamam derse takatukacıdan takatukaları takatukalatmadan al da gel.
7.Nankör nalbant nalları nallamalı mı,nallamamalı mı? Az kaz, uz kaz, boyunca kaz.
8.İşlek işlemeci,işlemeli işleri işlikte işleyerek işletmeciye işyerinde izletti.
9.Ilgarcı ılgar,ılgıngillerin ılgancırı ılgalayarak,ılgıt ılgıt ılgılardı.
10.Pısırık pırlak pırnallıklarda pırnallanırken pılı pırtısını pısırık pıtraklara pıtır pıtır pırtlattı.
11.Üçüncü üçkağıtçı,üçetek üçleşerek üç teker arabayla süzüm süzüm süzülen süzgeçleri süzdü.
12.Kırk kırık küp, kırkının da kulpu kırık kara küp.A be kuru dayı ne kuru sarı darı bu darı ,a be kuru dayı. Şu odayı badanalamalı mı,yoksa badanalamamalı mı?
13.Sen seni bil,sen seni,bil sen seni,bil sen seni,sen seni bilmezsen patlatırlar enseni.
14.Şu karşıda bir dal,dal sarkar kartal kalkar,kartal kalkar dal sarkar,dal kalkar kantar tartar.
15.Şu köşe yaz köşesi,şu köşe kış köşesi,ortadaki su şişesi. Şiş şişeyi şişlemiş,şişe kesişe kiş demiş. Elalem aladana aldı aladanalandı da biz bir aladana alıp da aladanalanamadık.
16.Bu yoğurdu sarımsaklasak da mı saklasak, sarımsaklamasak da mı saklasak?Bu yoğurdu mayalamalı da mı saklamalı, mayalamamalı da mı saklamalı?
17.Sizin damda var,beş boz başlı beş boz ördek, Değirmene girdi köpek, Bizim damda var beş boz başlı beş boz ördek, Değirmenci çaldı kötek. Sizin damdaki beş boz başlı beş boz ördek Hem kepek yedi köpek, Bizim damdaki beş boz başlı beş boz ördeğe, Hem kötek yedi köpek. Siz de bizcileyin beş boz başlı beş boz ördek misiniz,demiş.
18.Bir tarlaya kemeken ekmişler.İki kürkü yırtık kel kör kirpi dadanmış.Biri erkek kürkü yırtık kel kör kirpi,öteki dişi kürkü yırtık kel kör kirpi.Kürkü yırtık erkek kel kör kirpinin yırtık kürkünü,kürkü yırtık dişi kel kör kirpinin yırtık kürküne;kürkü yırtık dişi kel kör kirpinin yırtık kürkünü,kürkü yırtık erkek kel kör kirpinin yırtık kürküne eklemişler.
19.Getirince el getirir,yel getirir,sel getirir;götürünce el götürür,yel götürür,sel götürür.
20.Bu mum, umumumuzun mumu.
Muğla Üniversitesi 2010 - 2011 Okt. Mert BABADAĞ Diksiyon Ders Notları
Bu görseller işlendi. Lütfen bağlantıları izleyiniz!
http://www.facebook.com/l.php?u=http%3A%2F%2Fvimeo.com%2F3028468&h=d6818
http://www.facebook.com/posted.php?id=160251877341344&share_id=160224140666973&comments=1#s160224140666973
http://www.facebook.com/posted.php?id=160251877341344&share_id=160224140666973&comments=1#!/profile.php?id=567197349
Önemli Not: Bu görsel akışlardan sorumlusunuz.
Muğla Üniversitesi 2010 - 2011 Okt. Mert BABADAĞ Diksiyon Ders Notları
Konuşmada ses dizisinde hecelerden birinin diğerlerine göre daha baskılı, daha kuvvetli olarak söylenmesine vurgu denir. Konuşmanın tekdüzelikten kurtarılması vurgu ile sağlanmaktadır.
Vurgu, dilin bünyesinden ve konuşanın ruh hâlinden kaynaklanır. Bu sebeple vurgu, iki çeşittir:
Konuşana göre değişen, dilin doğal vurgusu dışında yapılan vurgudur. Konuşmanın etkisini artırmak, konuşmaya ahenk vermek için yapılır. İkiye ayrılır:
Duygu ve düşüncenin şiddetini, derecesini göstermeye yarayan vurgudur: Çok güzel! Enfes! Berbat! Çek git! Zevksiz adam!
Genellikle bir dinleyici grubuna karşı yapılan konuşmalarda ve şiir okumada sözün etkisini, ahengini artırmak, dinleyenler üzerinde olumlu bir etki uyandırmak amacıyla isteğe bağlı olarak yapılan vurgudur:
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak! Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
Dilin yapısı ve kelimenin anlamıyla doğrudan ilgili olan, konuşana ve kullanışa göre değişmeyen, herkes tarafından uyulması gereken vurgudur. Doğal vurguya uyulmadığı zaman dilin yapısı bozulur. Bazen de söylenmek istenenle ortaya çıkan anlam birbirinden farklı olur.
Türkçede vurgulu hecelerle vurgusuz heceler arasında fazla şiddet farkı olmadığı için vurgulu heceyi ayırt etmek zordur. Kelimede hangi hecenin vurgulu olduğunu doğru tespit etmek için her defasında farklı bir hece diğerlerinden abartılı bir biçimde söylenir. Bu söyleyişlerden hangisi kulağa anormal gelmezse vurgu o hece üzerinde demektir. Meselâ, u-nut-ma kelimesinde ma hecesi dışındaki heceler vurgulu okunduğu zaman anormallik sezilmektedir. Demek ki bu kelimede vurgu son hecededir.
Üç çeşit doğal vurgu vardır:
Kelimedeki hangi hecenin diğerlerinden daha şiddetli vurgu taşıdığını gösterir. Türkçede kelimelerin genellikle son hecesi vurguludur. Yapım ekleriyle kelime genişletildikçe vurgu son heceye kayar: anne, durak, konut, sözlük; düşüncesizlik, çekingen.
Türkçenin bu genel vurgu sistemine uymayan, vurgusu son hecede olmayan kelimeler de vardır. Bunlardan başlıcaları aşağıda sıralanmıştır:
§ Yer adlarında ve coğrafî adlarda vurgu genellikle ilk hecede olur. Yer adlarından yabancı olanların Türkçe söylenişinde ise vurgu, sondaki heceden öndeki hecelere doğru geçer: Ankara, Kayseri, Erzurum, Türkiye, Asya, Avrupa; Almanya, İngiltere, Münih.
§ Zarfların çoğu: ahmakça, ansızın, artık, ayrıca, belki, demin, gayet, hâlâ, hatta, iyice, kurnazca, öğleyin, önce, sonra, şimdi, şöyle, yalnız, yarın, yine, zorla.
§ Ünlem ve ünlem olarak kullanılan adlarla hitaplarda vurgu ilk heceye geçer: acaba, aferin, arkadaş!, Aslan!, baba!, beyefendi!, elbette, evet, garson!, Güler!, haydi, hayır, işte, Mehmet!, peki, yahu.
§ Dil adları: Almanca, Arapça, Farsça,
§ Küçültme eki almış sıfatlar: alçacık, azıcık, daracık, kısacık, ufacık,yumuşacık.
§ (Geniş zaman çekimi dışında) -ma, -me olumsuzluk eki almış fiiller: aldatmadılar, gitmemek, kalkmıyor, konuşmamak, oturmayacaklar, uyumayın.
§ Birleşik kelimelerden bazıları: bugün, biraz, birçok, onbaşı, başçavuş, cumartesi, ayakkabı, kahverengi.
Bu kelimelere vurgulu ek geldiği zaman da (vurgu, kelime tabanının son hecesinde olmadıkça) vurgunun yeri değişmez: annelik, Almancadan, Ankara’da, Bolu’dan, karıncaya, masayı, önceki, radyoda, Türkçenin, yarınki.
Çekim eki almış kelimelerde vurgu çoğunlukla çekim eki üzerindedir. Vurgusuz bazı çekim ekleri ise vurguyu kendilerinden önceki heceye atarlar. Vurguyu önceki heceye atan vurgusuz çekim ekleri aşağıda sıralanmıştır:
§ -n vasıta hâli eki: baharın, güzün, kışın, yazın.
§ -la / -le eki: atla, babamla, bıçakla, çocukla, kalemle.
§ -ca / -ce ve bunun genişlemiş şekli –casına / -cesine eki: açıkça, bence, güzelce, onca, yüzlerce; alçakçasına, aptalcasına, delicesine.
§ Soru eki: bildi mi?, öğrenecekler mi? sevecek misiniz?; Ankara mı?, güzel mi?, kitap mı?
§ -dir eki: akıllıdır, bilmiştir, gelecektir, geniştir, kısadır.
§ Kişi ekleri (Birinci ve üçüncü kişi emir ekleri dışında): geleceğim, görmeliyim, güzelsin, kalkın, kalmışsınız, oturunuz, yazarım, yazasın, yorgunum.
§ -yor şimdiki zaman eki: alıyor, gülüyor, okuyor.
§ Birleşik çekimlerde kullanılan hikâye (-di), rivayet (-miş) ve şart (-sa) ekleri: başlardı, çalışırsak, gidermiş, giderse okurdum.
-ken, -madan / -meden gibi bazı zarf-fiil ekleri de vurgusuzdur: almadan, başlarken, durmadan, giderken, uyumuşken, yazacakken.
-ınca ve -dıkça zarf-fiil eklerinde vurgu son hecede değildir: gittikçe, görünce, satınca, okudukça.
Dilin yapısıyla doğrudan doğruya ilgili olan vurgu, yanlış hecede yapılırsa anlam karışıklığı ortaya çıkar. Yalnız kelimesinin yanlız şeklinde söylenmesi nasıl bir dil yanlışıysa, meselâ okuyan kelimesinin ilk hecesinin vurgulu söylenmesi de aynı derecede önemli, bir dil yanlışıdır. Başka millete mensup insanlardan Türkçeyi yeni öğrenenlerin Türkçedeki vurguları kendi dillerindeki gibi vurgulamalarında ve vurgunun yer değiştirmesiyle anlamlarını veya türlerini değiştiren kelimelerde bu durum açıkça görünür:
kartal: bir kuş Kartal: İstanbul'da bir semt bir semt
garson : isim Garson!: Hitap
yalnız: sıfat veya zarf yalnız: bağlama edatı
okuma: kıraat okuma: emir
bıçakla: emir bıçakla: bıçak ile
Türkçede asıl vurgu yanında ikinci derecede bir kelime vurgusu daha vardır: Kelimenin asıl vurgusu sonda ise, ikinci derecedeki vurgu ilk hecede; asıl vurgu ilk hecede ise, ikinci derecedeki vurgu son hecede bulunur: annemin, babamın, deminki, evdeki, Kurtuluş.
Türkçede vurgu bakımından en zayıf hece, orta hecedir.
Kelime gruplarında hangi hecenin daha şiddetle vurgulanacağını gösterir. Bir kelime grubunu oluşturan kelimelerden her birinin ayrı ayrı vurgusu olduğu gibi, kelime grubunun da, kelime vurgusunun üstünde, kendine özgü bir vurgusu vardır. Grup vurgusu, grubu oluşturan kelimelerdeki vurgulardan daha şiddetlidir.
Türkçede grup vurgusu, yardımcı unsur olan (grubun başında yer alan) kelimenin vurgusunun bulunduğu hecededir: beyaz kitap, otuz kalem, evdeki hesap, evin kapısı, masa örtüsü, yuvarlak masa, dilim dilim, gitgide, koşa koşa, çarçabuk, su hava ateş ve toprak, Ali ile Veli, Kızılırmak, Çanakkale, zikretmek, alay etmek, yapıvermek, Osman Bey, Mustafa Kemal Paşa, Fahriye abla, Oğuz Kağan, ey oğul, on iki, güneşe karşı,
Yüklemden, bağlaçtan, soru ekinden önceki kelime vurguludur.
Konuşma sırasında ses perdeleri arasında sürekli değişme olur. Bu perde değişikliği konuşma sırasında seslerin farklı farklı tonlarda çıkmasını sağlar. Duyguların veya düşüncelerin gereğine göre bir uyum içinde, seslerin yükseltilip alçaltılmasına tonlama denir. Tonlama, konuşmada tekdüzeliği önler, söyleyişe ahenk katar.
Konuşma sırasında duygularla ilgili olarak özel bir tonlama yapılmadığı zaman dilin doğal tonlaması ortaya çıkar. Buna göre bildirme cümlelerinde sesin tonu cümlenin sonuna doğru azalır; dilek cümlelerinde ise yükselir. Olumsuz cümlelerde, olumsuzluk edatı üzerinde sesin tonu yükselir. Birleşik cümlelerde ise, yan cümlenin yüklemi yüksek tonlu söylenir. Ara cümlelerde tonlama yapılmaz.
BURADAKİ GRAFİKLER ÇIKMADIĞI İÇİN ÜZGÜNÜM!
Şu bayırlarda –ki vaktiyle bağlardı- sesi dünyayı tutan bereket çağlardı.
Atlar şahlanmalıdır, yaslar saklanmalıdır.
Tonlamanın dile kazandırdığı anlam incelikleri sadece işitmeyle kavranabilir. Tonlama yazıda gösterilmez. Meselâ, anlaştık mı? kelimesi alçak, yüksek veya alaylı tonla söylenmesine göre memnuniyetten tehdide kadar çeşitli anlamlar kazanır.
Topluluk karşısındaki konuşmalarda ve şiir okumada tonlamanın ayrı bir yeri vardır. Güzel bir şiir, vurgu ve
tonlamaya dikkat edilmeden okunursa anlamından çok şeyler kaybedebilir.
Muğla Üniversitesi 2010- 2011 Okt. Mert BABADAĞ Diksiyon Ders Notları
Muğla Üniversitesi 2010- 2011 Okt. Mert BABADAĞ Diksiyon Ders Notları
Bu görsellerdeki temel kavramlardan bahsedildi. Görsellerden sorumlu değilsiniz; ancak bu kavram ve terimleri bilmeniz gerekiyor. Lütfen bağlantıları izleyiniz!
Önemli Not: Bu görsel akışlardan sorumlusunuz.
Muğla Üniversitesi 2010- 2011 Okt. Mert BABADAĞ Diksiyon Ders Notları
İLETİŞİMİN SÜRECİ VE TÜRLERİ
DERS9
Muğla Üniversitesi 2010- 2011 Okt. Mert BABADAĞ Diksiyon Ders Notları
Metin Okumaları ve Uygulamalar.
Muğla Üniversitesi 2010- 2011 Okt. Mert BABADAĞ Diksiyon Ders Notları
ANLATIM BOZUKLUKLARI VE DİL KUSURLARI
ANLATIM BİÇİM VE TEKNİKLERİ
Sıradaki 5 soruyu “Diksiyon” konusunda “Doğru Nefes” başlığında anlatılanlar ışığında çözünüz.

1. Yukarıdaki görsel özellikle hangi solunum organını belirtmektedir?
A)Ciğer B)Diyafram C)Kalp D) Gırtlak E) Dalak

2. Yukarıdaki görsel neyi anlatmaya çalışmaktadır?
A) Bebekler gibi nefes almamız gerektiğini; çünkü en doğru nefesi onların aldığını.
B) Yalnız ergenlerin doğru nefesi kullanabildiğini.
C) Yatarak daha iyi nefes alınabileceğini.
D) Nefes kontrolüne genç yaşlarda başlanması gerektiğini.
E) Uyurken nefesimizi denetlememiz gerektiğini.
3. Hangisi “Doğru Nefesin Faydaları”ndan değidir?
A) Ses gür ve etkili çıkar.
B) Vücuda yeterli oksijenin alınır.
C) Uzun konuşma süresi sağlar.
E) Şive farkını ortadan kaldırır.
4. Hangi durumda doğru nefes alınmaktadır?
A) Çok derin bir nefes alındığında.
B) Göğsümüz yukarı kalktığında.
C) Omuzlarımız yükseldiğinde.
D) Yalnız karnımız şiştiğinde.
E) Burunla ağızdan aynı anda nefes alındığında.
5. Her gün 5 dakikanızı ayırarak yapmanız istenen iki ödev egzersiziniz hangileridir?
A) Ayna karşısında konuşma alıştırması yapmak ve alt çeneyi sağa sola oynatmak.
B) Dudakları serbest bırakarak püflemek ve sonra dişleri birbirinden ayırmadan konuşmak.
C) Dili diş ve dudak aralığında gezdirerek daireler çizmek ve dudakları çiğnemek.
D) Üst dudağın üstüne bir kalem koyarak konuşmak ve söylenişi zor kelimeleri çalışmak.
E) Ağzımıza su doldurup konuşmaya çalışmak ve burundan konuşmaya çalışmak.
SINAVLARINIZDA BAŞARILAR.
TÜM ÖĞRENCİLERİME SINAVLARINDA BAŞARILAR DİLİYORUM.